İngilizce Deyimler ve Türkçe Anlamları
İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşabilmenin yollarından biri de İngilizce deyimleri doğru anlamak ve yerinde kullanabilmektir. İngilizce deyimler, kelime kelime çevrildiğinde çoğu zaman anlamsız ya da farklı görünebilir. Ancak günlük konuşmalarda duygu ve düşünceleri daha doğal ve etkili bir biçimde aktarmamıza yardımcı olurlar.
Bu yazımızda, sık kullanılan İngilizce deyimlerin Türkçe karşılıklarını ele alıyor, bu ifadelerin hangi bağlamlarda kullanıldığını açıklıyoruz. Amacımız sadece anlam öğretmek değil; aynı zamanda deyimlerin arkasındaki kültürel ipuçlarını da fark etmenizi sağlamak. Örnek cümlelerle desteklenen bu içerik sayesinde, İngilizce deyimleri yalnızca ezberlemekle kalmayacak, onları kendiniz de rahatlıkla kullanabileceksiniz.
İngilizce Deyimler ve Türkçe Anlamları
İngilizce’de deyimler, dilin sadece kurallarını değil, kültürel yönünü de yansıtan özel ifadelerdir. Günlük konuşmalarda sıkça yer verilen bu kalıplar, çoğu zaman doğrudan çevrildiğinde kafa karıştırıcı olabilir. Bu yüzden, İngilizce deyimlerin anlamını ezberlemekten çok, hangi durumlarda ve nasıl kullanıldığını öğrenmek büyük önem taşır.
Bu yazımızda, İngilizce’de en çok karşılaşılan deyimleri Türkçe karşılıklarıyla birlikte ele alacağız. Örnek cümlelerle bağlam içinde inceleyerek anlamını daha kolay kavramanızı hedefliyoruz. Ayrıca deyimlerin kullanıldığı tipik durumlara da değinerek, günlük konuşma becerilerinizi geliştirmenize katkı sağlayacak pratik bilgiler sunacağız.
En Çok Kullanılan İngilizce Deyimler
Break the ice – Buzları eritmek
Hit the books – Ders çalışmaya başlamak
Let the cat out of the bag – Sırrı ifşa etmek
Piece of cake – Çok kolay
Under the weather – Kendini kötü hissetmek
Costs an arm and a leg – Çok pahalı
Once in a blue moon – Kırk yılda bir
Bite the bullet – Dişini sıkmak
The ball is in your court – Top sende
Spill the beans – Ağzından kaçırmak/ Açığa vurmak
Burn the midnight oil – Gece geç saatlere kadar çalışmak
Hit the sack – Yatmak
Kick the bucket – Ölmek
Cry over spilled milk – Boşuna üzülmek
A blessing in disguise – Görünüşte kötü ama aslında iyi olan şey
Actions speak louder than words – Sözlerden çok eylemler önemlidir
Add fuel to the fire – Yangına körükle gitmek
Back to square one – En başa dönmek
Beat around the bush – Lafı dolandırmak
Best of both worlds – Her iki avantajı birden yaşamak
By the book – Kurallara uygun şekilde
Cut corners – Kolaya kaçmak
Devil’s advocate – Karşı görüş savunmak
Easier said than done – Söylemesi kolay, yapması zor
Give someone the cold shoulder – Birine soğuk davranmak
In hot water – Başını belaya sokmak
Jump on the bandwagon – Modaya uymak
Keep an eye on – Göz kulak olmak
Leave no stone unturned – Tüm yolları denemek
Make a long story short – Uzun lafın kısası
Miss the boat – Fırsatı kaçırmak
On the ball – İşine hakim olmak
Pull someone’s leg – Dalga geçmek
Rain on someone’s parade – Keyfini bozmak
See eye to eye – Aynı fikirde olmak
Speak of the devil – İti an, çomağı hazırla
Take with a grain of salt – Kuşkuyla yaklaşmak
The last straw – Bardağı taşıran son damla
Throw in the towel – Pes etmek
Under your nose – Gözünün önünde
Up in the air – Belirsiz
Your guess is as good as mine – Ben de bilmiyorum
Bend over backwards – Elinden geleni yapmak
Call it a day – Paydos etmek
Drive someone up the wall – Çıldırttırmak
Face the music – Sonuçlarına katlanmak
Go the extra mile – Bir adım fazlasını yapmak
Hit the nail on the head – Tam üstüne basmak
In the same boat – Aynı durumda olmak
Let someone off the hook – Birini sorumluluktan kurtarmak
İngilizce Deyimler Örnek Cümleler
1. He made a joke to break the ice.
Buzları eritmek için bir şaka yaptı.
2. I need to hit the books tonight.
Bu akşam ders çalışmam gerekiyor.
3. She let the cat out of the bag.
Sırrı ağzından kaçırdı.
4. This test was a piece of cake.
Bu sınav çocuk oyuncağıydı.
5. I’m feeling under the weather.
Kendimi hasta gibi hissediyorum.
6. We go there once in a blue moon.
Oraya kırk yılda bir gideriz.
7. She burned the midnight oil to meet the deadline.
Süresine yetişmek için geç saatlere kadar çalıştı.
8. You hit the nail on the head with that comment.
O yorumla tam üstüne bastın.
9. We’re all in the same boat now.
Şu an hepimiz aynı durumdayız.
10. They finally threw in the towel and gave up.
Sonunda pes ettiler ve vazgeçtiler.